Yine yeniden gelmişti kabus dolu günler geri.Gece gibi karanlık,dolu dolu zorluklar,dün gibi aklındaydı yaşadığı o günler.Kadın evlere sığamayacağını anlayınca atmıştı kendini sahilde kimselerin olmadığı çok sevdiği denizin yanına.Üzgündü,ciğerinin göz göz kabarıp şiştiğini ve nefes almasını dahi zorlaştırdığının farkındaydı.
Ölmekle kalmak arasında ki ince çizgide iç sesiyle sorgulamak istiyordu olanları.O ince çizgi ki arada uyuyup nefes aldırıp aniden uyanması ile onu hiç terk etmeyen kabuslar yaşatan kahrettiren olgusuydu.İşte yine uyanıştı yine üzüntü dolu günlerdi gelen.
Uzaktan gelen ezanın sesi ile düşünceleri bölündü.Rahatlamıştı ezanın ulvi sesi karşısında.Sığınacağı tevekkül edeceği Allah'ına şükürler edip el açıp en içten dualarını usulca içten yapmıştı dudaklarının kıpırtısı eşliğinde.
Gelecek günlerin zorluğu ile annesi geldi aklına nasıl da desteksiz dayanaksız oluyor kişi kendini en çok sevenin ölüm yokluğu ile,Naçar biçare özlemlerin giderilişi kimbilir hangi zaman dilimine yazılmıştı.Bunu bilememek bilseydi şayet nasıl olurdu hayat denilen labirent.
Şimdi çok çok dua zamanı deyip yanaklarından süzülen göz yaşlarını usulca elinin tersi ile silip oturduğu banktan kalkıp günlük hayat koşuşturmacalar içinde ona biçilen vazifeleri yapmak üzere yine evinin yoluna doğru vurdu kendini ve de yorgun düşünceleri ve üzüntüleri ile beraber.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder